Category Archives: Size Özel

  • 0

DİŞLERİNİZİ NE KADAR TANIYORSUNUZ?

DİŞLERİNİZİ NE KADAR TANIYORSUNUZ?

Kuron
— Dişin üst kısmıdır ve gözle açıkça görülebilen tek yerdir. Kuronun şekli dişin fonksiyonunu belirler. Örneğin, ön dişler besinleri koparmak için keskin bir şekle, azı dişleri ise besinleri öğütmek için düz yüzeylere sahiptir.

Dişeti Çizgisi
— Dişle dişetinin birleştiği yerdir. Doğru fırçalama ve diş temizliği yapılmadığı takdirde, dişeti çizgisinde plak ve tartar oluşarak, dişeti iltihabı ve dişeti hastalığına neden olabilir.

Kök
— Dişin kemiğe gömülü olan kısımdır. Kök, dişin yaklaşık üçte ikisini oluşturur ve dişi yerinde tutar.

Mine
— Dişin en dış tabakasıdır. Mine aynı zamanda vücuttaki en sert ve en çok mineralli dokudur . Doğru ağız temizliği sağlanmadığı takdirde durum çürümeyle sonuçlanabilir.

Dentin
— Minenin altındaki diş tabakasıdır. Çürük mineden içeri ilerleyebilirse, bir sonraki ulaşacağı yer dentindir. Bu bölümde pulpaya giden milyonlarca kanalcık bulunmaktadır.

Pulpa
— Dişin merkezindeki, sinir dokuları ve kan damarlarının bulunduğu yumuşak dokudur. Çürük pulpaya ulaştığında genellikle ağrı hissedilir.

Kaç çeşit diş vardır?

Her dişin özel bir fonksiyonu bulunmaktadır:

Kesici Dişler
— Yiyecekleri kesmede kullanılan keskin ön dişler (Dört adet üstte ve dört adet altta bulunur).

Kaninler
— Köpek dişi adı da verilen bu dişler, sivri uçlara sahiptir ve koparmaya yararlar.

Küçük azı Dişleri
— Bu dişlerin çiğneme yüzeyleri üzerinde iki tümsek (sivri uç) bulunur. Küçük azı dişleri ufalamaya ve koparmaya yarar.

Azı Dişleri
— Yiyecekleri öğütmek için kullanılırlar. Çiğneme yüzeyinde birden çok tümsekcik vardır.


  • 0

DİŞ HEKİMİ KORKUSUNUN SEBEPLERİ

DİŞ HEKİMİ KORKUSUNUN SEBEPLERİ

1.Çevresel Faktörler

Anne ve babalarla beraber okul ve çevresindekilerden çocuklarımızın yanlış duyumları.

2.Yanlış Deneyimler

Bazı diş hekimliği hizmetleri uygulamalarını çocuğun uygun olmayan şartlarda gözlemlemesi ve açıklama yapılmadan çocuklar da korkuya ortam hazırlanması;

a)Çocuk psikolojisine uygun olmayan hekimler ile çocuğun yaşadığı ve ömür boyu unutamayacağı kötü bir deneyim yaşamasıdır.

b)Çocuk Diş Hekimliği; Çocuk psikolojine uygun mekan, dekorasyon, müzik ve personel ile bu eğitimi almış sevgi ve sabrı diş hekimliğinde birleştirmiş uzman ya da istekli diş hekimleri yapmaktadır.

c)Çocuklar asla ve asla diş hekimine ilk ziyaretlerinde tedaviye başlamamalı, sadece tanışma, ortam ve aileleri tanıma, onlara sıcak ve sevgi dolu bir karşılaşma hazırlanmalı ve asla tedavilere zorlanılmamalıdır. Yapılacak tedaviler ve kontroller çocuklara detaylara inilmeden basitçe, ailelere ise tüm detayları ile anlatılmalıdır. Çocuğun korkuya kapılmasına sebep olacak tüm davranışlardan uzak durmalı ve onlar oyun ortamında dikkatini çekecek objelerle oyalanmalı ve ortam sevdirilmelidir.

ç)Tedavilere geçildiği zaman seanslar çok kısa tutulmalıdır. Çünkü çocuğun ağzını korkmadan açık tutması uzun süreli değildir. Bu kısa seanslar da ise en kolay ve acısız işlemlerle başlamak çocuğun güvenini sağlayacaktır ve hekimle olan ilişkilerini pekiştirecektir. Böylece çocuklarımız diğer işlemleri için kendi istekleri ile tekrar koşarak geleceklerdir.

3.Ailesel Faktörler

Türk aileleri çocuk eğitiminde çok yaygın olarak çocuklarına bazı istediklerini korkutarak yapmalarını sağlarlar. Bu yöntem çok yanlıştır. Örnek yaramazlık yapma dişçide iğne yaptırırım, dişini çektiririm, doktor sana iğne yapar, yemeğini çabuk ye çabuk gibi. Bu aile tipinde çocukların ağız ve diş sağlığı hekim-hasta ilişkilerini normale döndürmek çok zor ve uzun sürer. Nadiren ideal hekim-çocuk ilişkilerinin sağlanamadığı durumlar oluşur. Bu şartlar da bu çocukların ağız ve diş tedavileri çok özel yöntemler (genel anestezi) altında ya da sedasyon ile ameliyathane ortamında uyutularak sağlanabilir. Bu ortam aileler ve hekimler tarafından en son çare olarak sunulur. Başka çareler bulunmayıp tüm imkanlar denendikten sonra bu yöntemde amaç çocuğun ağız ve diş sağlığının düzenlenmesi, genel bünyesini etkileyen apse, iltihaplar yaygın çürüklerden kurtulmasını ve en önemlisi ise yapılan işlemleri çocuk hatırlamayacağı için psikolojik kalıcı korkular yaratmadan tedavi sonlandırılır.

Çevresel, ailesel ve yanlış deneyimlerin ortaya çıkardığı çocuktaki korkuyu önce aileler çocuklarına doğru bilgi vererek duyumlarının ya da gördüklerinin kendileri ile ilgili olmadığını doğru anlatarak, diş hekimlerini onlara sevimli göstermeleri ve anlatmaları şarttır. Çünkü çocuklar bu hekimler ile uzun süre 4-16 yaşlar arası ve sonrasında ki yıllar da birlikte olacaklardır.

İkincil olarak çocuklar da bu korkuyu yenmek; Bu bireylere uygun mekan, dekorasyon, müzik, eğitimli personel deneyimli sabırlı sevgi dolu ve modern diş hekimliği ile donanmış istekli ve uzman hekimlerin gayretleri ile oluşabilir. İşte bunlar çocuk ağız ve diş sağlığının genel kurallarıdır. Biz erişkin insanların geçmişimizde yukarıda bahsedilen konuların bir ya da bir kaçı ile kötü anılardan dolayı hala korkularımız devam eder. Tedavi ettirmeyerek uykusuz gecelerin sayısını sayamayız ve sonuçta çoğumuzun ağzında gecikmeden kapanan ve çektirdiğimiz dişlerimizin boş kalan yerleri ile yemekler de zorlanmaktayız. Ya da artık çok zor da kalarak yaptırdığımız ağzımızda bir ya da birkaç dolgumuz vardır. Bu sebepten çoğumuzun çiğneme ve öğütme sorunları mide hastalıklarına dönüşmüş durumdadırlar. Aileler ve hekimler bu sorunları birlikte zaman içerisinde sabırla başarılı bir şekilde çözebilirler.


  • 0

​YAŞLI BİREYLERDE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI​

​YAŞLI BİREYLERDE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI​

Protez kullanmayan yaşlı hastalarda yüzde ve dudaklarda çöküntü, ağızda büzülme ve dudak köşelerinden başlayan kırışıklıklar meydana gelir.
eriatrik Diş Hekimliği

Yaşlı bireylerde;

* Dişlerin renginde matlaşma, alt keser çapraşıklığıProtez Diş
* Diastema oluşması ile papillerin kaybolması
* Dişlerin proksimalleri arasında karanlık üçgenler oluşması
* Kesici kenarlarda abrazyon
* Çatlak, renklenme
* Dişeti çekilmeleri
* Alveol kemiğinde, özellikle dişsiz bölgelerde ileri derecede kemik erimeleri
* Tükrük salgısında azalma, dolayısı ile protez toleransında azalma

Protez kullanmayan yaşlı hastalarda yüzde ve dudaklarda çöküntü, ağızda büzülme ve dudak köşelerinden başlayan kırışıklıklar meydana gelir. Protez kullanan hastalarda proteze bağlı çeşitli problemler görülebilmektedir.

a) Protez Stomatiti :

Ağız mukozasında, protez kullanımına bağlı oluşan iltihabı değişikliktir. Üç tip protez stomatiti tanımlanabilir.

Tip I; Lokalize iltihap ve iğne ucu şeklinde küçük hiperemik alanlar; protezlere bağlı mekanik travma sonucu gelişir. Protezlerin düzeltilmesi ve uygun oklüzal ilişkilerin sağlanmasıyla iyileşir.

Tip II; Yaygın eritemle karakterize iltihap (diffuz stomatitis).

Tip III; Neoplastik olmayan ve değişen derecelerde iltihap ile birlikte görülen papiller hiperplazi (granüler protez stomatitisi, inflamatuvar papiller hiperplazi).

Protez Diş

b) Angular Cheilitis:

Yüzün vertikal boyunda azalma, dudak köşelerinin nemli olması ve yanak emilmesi sonucu dudak köşelerinde oluşan fîsürler.

Yaşlı bireylerde implant uygulanımı; Hastanın anatomik, sistemik özellikleri uygun ise arka diş eksikliklerinde, implant tedavisi için yaşın bir engel olmadığı ve ağız içi hijyeni iyi olan bireylerde implant ile kemik arasındaki bağlantı başarılı olabilmektedir.


  • 0

Diş Konusunda Bilmemiz Gerekenler

Diş Konusunda Bilmemiz Gerekenler

Diş Hekimi: Çevresel, ailesel ve yanlış deneyimlerin ortaya çıkardığı çocuktaki korkuyu önce aileler çocuklarına doğru bilgi vererek duyumlarının ya da gördüklerinin kendileri ile ilgili olmadığını doğru anlatarak, diş hekimlerini onlara sevimli göstermeleri ve anlatmaları şarttır. Çünkü çocuklar bu hekimler ile uzun süre 4-16 yaşlar arası ve sonrasında ki yıllar da birlikte olacaklardır. İkincil olarak çocuklar da bu korkuyu yenmek; Bu bireylere uygun mekan, dekorasyon, müzik, eğitimli personel deneyimli sabırlı sevgi dolu ve modern diş hekimliği ile donanmış istekli ve uzman hekimlerin gayretleri ile oluşabilir. İşte bunlar çocuk ağız ve diş sağlığının genel kurallarıdır.

Diş Beyazlatma: Diş beyazlatma uygulandıktan sonra tekrar diş renginde geriye dönüş söz konusu değildir. Ancak genetik nedenler, ilaç kullanımı gibi nedenlerden dolayı %5 oranında sonuç alamadığımız hastalarımız olmaktadır.
Bunlar dışında yapılan işlem sonrasında besinlerin dişlerdeki etkileri gidermek için detertra (diş temizletme) yeterlidir. Ancak birey tekrarlatmak isterse işlem ancak 2 yıl sonra tekrar uygulanabilir.

İmplant: Günümüzde İmplant tedavisi ve uygulamaları yaygınlaşmakta buna bağlı olarak da implant çeşitleri de artmaktadır. İster tek diş, isterse birden fazla diş eksikliğinde eğer implant yerleştirmeye uygun miktarda kemik varsa, her durum için implant tedavisi uygulanabilir.Bu tür sebeblerden ve sağladığı avantajlardan dolayı çoğu kişi implant tedavisine yönelmektedir.

Diş Zirkonyum: Yüksek teknoloji ürünü olan ve dayanıklılığını uzay mekiklerinde ısı kalkanı, spor arabalarda fren diski olarak kanıtlamış olan zirkonyum oksit şu an diş hekimleri tarafından kullanılmaktadır. Zirkonyum akıllı seramikleri tarafından diş hekimliği için geliştirilen bu yüksek teknoloji seramiğin prostetik tedaviye yeni bir bakış açısı getirme potansiyeli çok yüksektir.

Ortodonti: Diş telleri, estetik gülüşün sağlanmasında uzmanların başvurdukları en önemli kozlardan biri.
Dişlerin hafif ve ileri derece çapraşık olduğu durumlarda, alt ve üst diş dizisinin kapanış bozukluklarında, çenelerin yüze ve/veya birbirine göre yanlış konumlandığı durumlarda diş tellerine başvuruluyor.Ortodonti tedavi ile dişler, yavaş yavaş hareket ettirilerek en doğru konuma gelmeleri sağlanıyor.

Protez Uzmanı: Protez uzmanına göre, protezlerin de bir ömrü vardır ve en az iki, en fazla beş yılda yenilenmesi gerekmektedir. Aksi halde değişen dokulara protezin uyumu bozulacak ve kullanımı güçleşecektir.Ayrıca protez uzmanınızın kontrolü altında olmadan protezinizde siz veya bir başkası aşındırma, ilâve tamir gibi işlemler kesinlikle yapmayınız ve yaptırmayınız.
Karşılaştığınız her türlü sorunda mutlaka hemen diş protez uzmanına başvurmalısınız.


  • 0

ÇENE CERRAHİSİ HAKKINDA BİLGİNİZ VAR MI?

Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi, diş hekimliğinin ağız, dişler ve çenelerle ilgili hastalıklarının, yaralanmalarının ve deformitelerinin tanı ve tedavisi ile uğraşan bir cerrahi dalıdır.

20 YAŞ DİŞİ ÇEKİMİ

Yirmi yaş dişleri, genellikle 15-20 yaşları arasında ağızdaki yerlerini almaya başlarlar. Ancak çenelerde bu dişler için yeterli yer bulunmadığı durumlarda süremeyip, dişeti altında ya da çene kemiği içinde gömülü olarak kalırlar.Kendine yer bulamayan 20.yaş dişleri öndeki dişi ittirerek baskı yapmakta ve bu da çapraşıklığa neden olmaktadır. Ayrıca çok geride olmaları ve etraflarındaki diş etinin normal anatomik yapıda olmamaları nedeniyle kolayca iltihaplanabilmektedirler.

20 yaş dişlerinin çekilmesini gerektiren durumlar nelerdir?

1- Çürük: 20 yaş dişleri konum olarak çok geride oldukları için ve genellikle düzgün doğrultuda süremedikleri için temizlik ve bakımları daha zor ve bu sebeple çürümeleri daha kolaydır. Bu dişler çürüdükten sonra ise çok geride olmalarından dolayı tedavileri de zordur.ayrıca diğer dişlerden çok daha değişik olan kök kanalı yapıları sebebiyle kanal tedavisi de çoğu durumda uygulanamamaktadır. Bu sebeplerden dolayı çürük sonucu oluşabilecek ağrı, apse ve ağız kokusu gibi durumları önlemek amacıyla çekimleri tercih edilmektedir.

2- 2. büyük azı dişine etkileri: 20 yaş dişleri genellikle düzgün pozisyonda süremedikleri için çevrelerindeki besin artıklarının birikimiyle veya yanındaki büyük azı dişine uyguladıkları basınçla komşu dişte de madde kaybı ve çürüklere sebep olabilmektedirler. Bu şekilde zarar verebilme potansiyeline sahip 20 yaş dişlerinin de çekilmeleri gerekmektedir.

3- Perikoronitis: (çevre dişeti inflamasyonu) 20 yaş dişleri kısmen gömük kaldıkları durumlarda üstündeki dişetiyle arasında biriken bakterilerin yol açtığı bir enfeksiyon gelişebilir. Bu esnada yüzde şişme, ağız açmada zorluk, ağrı, ağız kokusu, lenf bezlerinde şişlik ve ateş gibi durumlar görülebilir.

4- Dişlerde çarpaşıklık: 20 yaş dişleri normal pozisyonda süremediklerinde, sürme esnasında dişlere uyguladığı basınç sebebiyle diğer dişlerde de hareketliliğe yol açabilir ve diş dizisinde çarpaşıklık gibi durumlara rastlanabilir.

5- Ağrı: 20 yaş dişleri normal pozisyonlarında süremediklerinde yan dişlere uyguladıkları basınçla ağrıya yol açabilmektedirler.

6- Kist oluşumu: 20 yaş dişleri tam olarak gömülü oldukları veya kısmen gömülü oldukları durumlarda bazı hastalarda kist oluşumuna sebep olabilmektedirler. Bu durum muayene esnasında hekiminizin çekeceği panoramik röntgenle teşhis edilebilmektedir.

7- Yanak ısırma: Çok sık rastlanılmasa da 20 yaş dişleri genelde normal pozisyonda süremediklerinden hastalarda yanak ısırma ve mukozada yaralanma şikayetlerine sebep olabilmektedir. Böyle durumlarda da 20 yaş dişlerinin zaten normal fonksiyon görmediklerinden alınmaları uygundur.

 


  • 0

DENTAL RESTORASYON

DENTAL RESTORASYON

Zamanı Dolmuş Restorasyonlar (Dolgu Ve Kuronlar) Niçin Yenilenmelidir?

Bunun bazı sebepleri vardır;

​TEKRARLAYAN ÇÜRÜKLER; İlk çürüğe sebep olan şartlar, dolgunun etrafında başka çürümelere de zemin hazırlayabilir. Diş temiz tutulmazsa dolgunun kenarlarından tekrar çürüyebilir. Dişin üzerinde bir kuron varsa ve ağız bakımına da dikkat edilmiyorsa, kuronla diş arasında kolaylıkla çürüme başlayabilir. Daha önce bahsedildiği gibi çürüğe müdahale edilmezse, çürük dişin sinir odasını işgal ederek a​p​seye yol açabilir. Bu olaylar, kanal tedavisi veya dişin kaybıyla sonuçlanacaktır.

YIPRANMA; Bir restorasyonunun ömrünü etkileyen birçok faktör olmasına rağmen, gümüş (amalgam) dolgu, kuron veya köprünün ortalama ömrü 5 ila 15 yıldır. kompozitlerin (plastik-diş renkli dolgu) ortalama ömrü ise 5 ila 10 yıldır. Çiğnemek suretiyle dişlere ve dolgulara uygulanan sürekli kuvvetler yıpranma sebebidir. Bazı durumlarda porselen veya altın kuronlar, karşı dişin sürekli öğütmesinden dolayı yıpranır.

ÇATLAKLAR; Gün boyunca dişlerimiz tahminimizden daha çok fiziksel kuvvetlere maruz kalır. Sadece yemek yerken bile dişlerimizin santimetre  ​karesi yüzlerce kilogram-kuvvet değerinde basınca maruz kalır. Isırma basıncı ve sert yiyeceklerin çiğnenmesi dişler veya restorasyonlarda ince çatlaklara sebep olabilir.

AŞINMALAR; Çatlaklar için zamanında önlem alınmazsa dişler kırılır veya aşınır. Daha pahalı ve ayrıntılı işlemlere ihtiyaç duyulur hale gelir. Bu tip dişlere kuron tavsiye edilir. Bazen bahsedilen bu çatlak ve aşınmalara, porselen kuronda da rastlanır. Aşınmış bir porselenin ömrü dolmuştur ve parçalanmaya başlar. Rutin kontrollerde mevcut porselen kuronlarda​​ki yıpranmaların saptanması ve gerekli önlemlerin alınması restorasyonun ömrünü uzatacaktır.

ESTETİK; Zamanla dolgular renk değiştirir veya lekelenir. Dolguların görüntüsünün değişmesi bazı zamanlarda sağlık açısından bir risk teşkil etmese de ağız içinde hoş olmayan bir görüntüye sebep olacaktır. Günümüzde metal renkli dolguların yerine, dişlerle aynı renkte özel dolgu maddeleri kullanılarak bu hoş olmayan görüntülerden kurtulmak mümkündür.

DİŞ​ ​ETİ HASTALIKLARI; Birçok hasta diş​ ​eti hastalığı sebebiyle dişlerini kaybedeceğinden habersizdir. Dişeti hastalığı sebebiyle hiç çürüksüz dişler bile kaybedilebilir. Bu süreç çok yavaş ilerler. Dişeti çekilmesini kemik kaybı izler ve dişin destek dokuları eridiğinde dişin kaybı kaçınılmazdır. Dişhekiminiz bu hastalığı tespit ettiğinde, hastalığın ilerlemesini durdurucu önlemlerden bahsedecektir.


  • 0

Dişlerin Düzgün Konuşmaya Etkisi

Dişlerin Düzgün Konuşmaya Etkisi

Konuşma, insan ilişkilerinin en önemli unsurlarından biridir. Bazı meslekler ise tamamen düzgün konuşma temellidir, Bu meslekler; Politika, aktörlük, spikerlik, şarkıcılık, avukatlık gibi bazı meslekler, büyük ölçüde düzgün konuşmaya dayanır.
Düzgün konuşmada, birçok unsurun ve eğitimin yanında dişlerin de önemli rolleri vardır.

Aşağıda ki örnekler bu rolü vurgulamaktadır.
DE ve TE sesleri, dil ucunun, üst kesicilerin damak tarafındaki eğiminden destek almasıyla çıkar.
FE ve VE sesleri ise, alt dudağın, üst kesicilerin kesici uçlarına temas etmesiyle çıkar.
SE sesi, karışık bir işlemle çıkar. Alt ve üst kesiciler birbiriyle temas halindeyken, dilin, azıların dil tarafındaki yüzeyinden destek alması ve dil ucunun da (kesiciler arasında bir oluk yapıp) hava borusu oluşturmasıyla gerçekleşir. ŞE ve JE sesleri de buna benzer bir işlemle gerçekleşir; fakat bu sırada dil ucu göreve katılmaz.
Dişler çene kemikleri, diş​ ​etleri, dil, damak, bu​n​ların hepsi, çiğneme, tat alma. yutkunma ve konuşma ile ilgili görevlerini bir bütün halinde yürütürler.


  • 0

Acil Müdahale Gerektiren Diş Sorunları

-Diş ağrısı

Ağrıyan diş üzerinde ve dişlerin arasında bulunan gıda birikintileri, diş fırçası ve diş ipi kullanılarak temizlenmeli ve yarım su bardağına yarım çay kaşığı tuz ilave edilerek elde edilen tuzlu su ile ağız iyice çalkalanmalıdır.
Kesinlikle ağrıyan diş üzerine ASPİRİN ya da herhangi bir ağrı kesici ilaç uygulanmamalıdır. Kimyasal yapıları nedeni ile bu gibi ilaçlar diş etinde ve çevre yumuşak dokularda tahrişlere neden olabilmektedir. Bu da diş ağrısının yanında ikinci bir ağrının oluşmasına neden olacaktır.
Eğer iltihap nedeni ile yüzde şişlik oluşmuşsa o bölgeye soğuk kompres yapılmalıdır.
Diş​ ​hekimine gitmeden önce bir ağrı kesici ilaç alınabilir.
Diş üzerinde çürük nedeni ile oyuk oluşmuşsa buraya çok az karanfil yağı (eugenol) emdirilmiş pamuk koyulabilir. Eugenol ağrının azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu işlemi yaparken eugenol fazla kullanılarak diş etine sızmasına neden olunmamalıdır. Çünkü karanfil yağı da yumuşak dokuları tahrip edici özelliğe sahiptir.Bir an önce diş hekimine başvurulmalıdır.

-Diş kırılması / Diş Yaralanması

Tedaviye yardımcı olabilir düşüncesi ile -mümkünse- kırılan diş parçası bulunarak koruma altına alınmalıdır.30 dakika içerisinde diş​ ​hekimine gidilmelidir.
Bu arada bölgede kanama meydana gelmişse temiz bir gazlı bez ile basınç uygulanmalıdır. Basınç uygulamasına rağmen kanama 15 dakika içerisinde durmazsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Diş kırılmaları, dişlerin yerlerinde oynaması ya da çıkması, ağız dokularında yaralanmalar ve beyin sarsıntısı sıklıkla da basketbol, futbol v​bg​. gibi kontak sporları yaparken oluşan çarpma ve düşmeler ile trafik kazaları sonucunda oluşmaktadır. Özellikle kontakt spor yapan çocuklarda oluşabilecek ağız yaralanmalarını ve diş kırıklarını önlemek için uygulanacak en uygun yöntem ağız koruyucusu (mouth guard) kullanmalarını sağlamaktır.
Diş darbe nedeni ile kendi yuvasında yer değiştirir ise hafif bir parmak basıncı ile diş eski pozisyonuna getirilmeye çalışılmalıdır.
Dişi yuvasına yerleştirirken kesinlikle zorlanmamalıdır.
En geç 30 dakika içerisinde diş​ ​hekimine başvurulmalıdır.


  • 0

Ağız Kokusundan Kurtulun

Toplumlarda çok yaygın olan ağız kokusu kişinin hem kendisini hem de çevresini rahatsız eden dolayısıyla sosyal yaşamı olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Ağız kokusu yiyecek içecek veya vücuttaki fizyolojik olaylardan kaynaklı geçici bir durum olabileceği gibi bazı hastalıkların belirtisi de olabiliyor. Son durum patolojik ağız kokusu olarak da adlandırılır. Tedavi için öncelikle ağız kokusuna yol açan etmenler ortadan kaldırılması gerekir.
İster fizyolojik ister patolojik olsun, ağız kokusuna meydan vermemek veya var olan ağız kokusundan kurtulmak için alınacak bazı tedbirler, izlenecek bazı yollar vardır. Bu tedbirlerin çoğu genel vücut sağlığı için her insanın yapması gereken gündelik basit uygulamalardır. Ağız kokusuna meydan vermemek için yapılabilecek on farklı uygulama burada özetlenmiştir.

Ağız temizliğini ihmal etmeyin
Yemeklerden sonra diş fırçalamayı hiç ihmal etmeyin. Bu işlemi yaparken dilinizi de fırçalayın. Çünkü ağız kokusu problemlerinin % 90’ı ağız içi sebeplerden kaynaklanır. Ağız içi kaynaklı kötü kokunun da % 50’si dil yüzeyinde biriken eklentilerden, yani dilden kaynaklanır. O halde ağız kokusunun giderilmesinde ilk yapılacak iş ağız temizliğidir. Ağız temizliği, ağız kokusu problemi yaşayan hastalara uygulanacak tedavi aşamalarının ilk halkasını oluşturur.

Alkol ve sigaradan uzak durun

Sigara hem kendine özgü kötü kokusu nedeniyle doğrudan hem de tükürük salgısını azaltıp ağız kuruluğu yaparak dolaylı yönden ağız kokusuna yol açar. Alkol ve sigaranın kötü kokuları yanında diğer zararlarını da düşünerek bunlardan kurtulmanın yollarını arayın.

Diğer taraftan turp, soğan, sarımsak, çeşitli baharatlar kendine has kokuları olan yiyeceklerdir ve ağız kokusuna yol açarlar. Cami gibi, insanların toplu olarak bulunduğu mek​a​nlara giderken bu tür yiyeceklerden uzak durun.